Bilgi Edinme Hakkı
Geçmişi çok eskilere dayanmayan, görece daha yeni haklardan birisi olan bilgi edinme hakkı, yönetimde açıklık ve şeffaflık ilkelerinin sağlanmasının en temel araçlarından birisidir.
Kamunun, kamu gücünü kullananları denetlemesi ve onlara hesap sorması bilgi edinme hakkıyla gerçekleşir. Şüphesiz bu “sivil” denetim, kapalı ve gizli bir yönetim modelini benimseyen liyakatsiz yöneticileri rahatsız etmekte ve bu hakka karşı ciddi bir dirence yol açmaktadır.
Kabul etmek gerekir ki hesap vermek yerine hesap sorma geleneğine sahip olan, kamu gücünü kendi gücü gibi telakki eden, eleştiri ve sorgulanmaya kapalı yöneticilerin bilgi edinme hakkına karşı böyle güçlü bir direnç oluşturması kaçınılmazdır.
İşte bu yüzden demokratik kültürün yeşermediği çorak yönetimlerde bilgi edinme hakkı ne yazık ki konuşma ve tartışmalara meze olmaktan öteye geçip hayat hakkı bulamaz. Oysa bilgi edinme hakkı devletle birey arasındaki iletişimin sağlanmasında ve bireyin devlete güven duymasında etkin rol oynayan önemli bir haktır.
Buna karşın bilgi edinme kanallarının açık olduğu toplumlarda yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılık, baştan savmacılık gibi kamu yönetiminin kadim sorunları görülmez.
Bu kanalların kapatıldığı, yöneticilerin kendini eleştiri üstü ve sorgulanmaz olarak gördüğü yönetimlerde ise kapalılık ve gizlilik egemen olur ve bu tip yerlerde:
- Devlete duyulan güven erozyona uğrar ve yıpranır.
- Adalet ve eşitlik duygusu yerini şaibe ve söylentilere bırakır.
- Devletle birey arasındaki bağ zayıflar ve zamanla kopar.
- Hukuk dışı yollar meşruiyet kazanır.
- “Hak edenin değil, adamı olanın işi yapılır.” anlayışı yerleşir.
İşte tüm bunlardan ötürü bilgi edinme hakkı, bütün hakların temeli ve en değerlilerinden birisidir.